33. İstanbul Film Festivali filmleri içerisinde yer alan “Büyük Müze” belgeselini izlemeye Beyoğlu sinemasına gittim. Beyoğlu sinemasını, filmi izlemesi arka sıralara doğru gittikçe zorlaşması sebebiyle çok fazla seven birisi değilim. (Bir önceki festivalde Metro Manila filmini en arkadan izlemiştim sadece ingilizce alt yazıları takip etmek durumunda kalmıştım.) K sırasında oturmama rağmen yine Türkçe altyazıları görememe sorunu ile karşı karşıyaydım. Filmin bazı yerlerinde (ingilizce konuşulan sahnelerde) almanca alt yazılar olması sebebiyle biraz zorlanmış olsamda bu belgeseli mutlaka ama mutlaka izleyin.
Belgesel Viyana’da bulunan Sanat tarihi müzesinin restorasyon ve “sahne arkası”nı gözler önüne seriyor. Müzede gerçekleştirilen işçiliğe ve profesyonelliğe inanmakta zorlandım. Ülkemizde müze kavramı ne kadar yüzeyde kalıyor bir daha anladım. Müzede sergilenecek parçaların yerleştirilmesi, arşivlenmesi vb. sahnelerde gözlemlediğimiz olağanüstü titizlik ve önem insanı hayran bırakıyor. (Müzenin senelik gelirinin 35 milyon euro olmasına şaşırmamak lazım.)
Belgesel etkileyici olduğu kadar, müzedeki ironik anları yakalayarak eğlenceli bir formda seyirciye sunulmuş. Filmden sonra yönetmen “Johannes Holzhausen” geri bildirimleri almak ve soruları yanıtlamak için Beyoğlu Sinemasındaydı. Yönetmenin müzeye bakış açısı, emperyalist düzenin aslında müze içerisinde devam ettiği kanısında olması gibi detaylar üzerinde kısa bir konuşma yaptı.
Ben çok keyif aldım, belki de hayatımda aklıma hiç gelmeyecek bir profesyonellikte müzeciliği tanıma / gözlemleme fırsatı buldum.
Mutlaka ama mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.
IMDB Link : http://www.imdb.com/title/tt3488668/