The Virgin Way – Richard Branson

Özellikle çok başarılı olmuş insanların biyografilerini okumasını çok severim. Bu kitap tam bir biyografi sayılmasa da Richard Branson’ın tarzı ve başından geçenleri  özetlediği güzel bir kitap.

Girişim, girişimcilik, eğlence, sıradışı olma, insan yönetimi, topluma faydalı olma, gülmek, güldürmek ve daha ne ararsanız bunların hepsini Richard Branson’da bulabileceğiniz kesin.
Kitabın ana başlıklarına bakarsak Richard Branson bazı konulara özellikle dikkat çekiyor.

Dinle : Kesinlikle ve kesinlikle insanları iyice dinlemek ve not almanın gücünün önemine değiniyor. Kişilerin kendilerini önemli hissetmesi kadar, bilgilerin detaylarda olduğunun altını çiziyor.

Eğlen : Ne yapıyor olusan ol, gülmeyi eğlenmeyi işini yaparken unutma. Eğlenmediğin hiçbir işte başarılı olmanın imkanı yok! Çalışma alanını insanların en fazla keyif alabileceği hale getir.

Hızlı Karar Al : Kitapta “Screw It, Lets do it” cümlesini çok fazla defa tekrarlamış Richard. Karar alırken insanların bazen analiz ile paralize olup karar verememesini, ertelemek gibi huyları olduğuna değiniyor. Onun tarzı ise neyse ne diyerekten çoğu işe atlamak olmuş.

Ancak kitapta en çok hoşuma giden ve neredeyse sayfalarca altını çizdiğim “insanları işe almak kadar işte tutmak” kısmı var ki ona ayrıca değinmek istiyorum.

Richard’ın enteresan bir görüşü var. Arkasındaki sebep ne olursa olsun insanların işten kovulmasının sorumlusunun şirketler olduğunu düşünüyorum diyor. Ayrıca “işe alırken kendi zayıflıklarımı işe alırım” diyor. “Bizdeki sistem ise, eğer altınızdaki kişi sizin açık tarafınızı sizden iyi biliyorsa bu sizin için bir tehdittir ve hemen sindirilmesi gerekir!” Ayrıca diyor ki “iş görüşmesinde CV’nin üzerinden geçecekseniz kişiyi görüşmeye çağırmanıza gerek yok zaten CV elinizde var. En güzeli ona ilk soru olarak bu CV’de yazmayan ne var diye sormak olur” diyor.

İnsanların karakterlerine daha fazla önem verilmesi gerektiğine, zaten iş ile ilgili konuların çok büyük oranda öğrenilebileceğini vurguluyor.

“Benim fikrime göre iyi bir şirkette güçlü ve etkin bir yönetim olması gerekiyor. Bu yönetimin kişilere kendilerini değerli hissetirmesi, onların yetkinliklerine güvenmesi ve ortada bir güven bağı sağlanmasının mutlak olduğunu düşünüyorum. Bu da çok fazla dinleme ve konuşma gerektiriyor. Kişilerle konuşmanız gerekiyor. Onların hedeflerini ve düşüncelerini anlayarak onların bu fikirlerini işe dahil etmeniz bu sayede bir bağlılık yaratmanız gerekiyor.”

Kurumsal hayatın yarattığı izole iş ortamlarını, karar alma zorluğunu ve yaratıcılığı nasıl azalttığını gayet net anlatıyor.

Ben kitabın en çok enerjisini ve insana dokunan yanını sevdim. Kendimi bir patronun değil liderin kitabını okurken ve bu kişi ile çalışmak ne kadar eğlenceli olurdu derken buldum.

Eğer iş, yönetim ve girişimcilik konuları ile ilgileniyorsanız bu kitap size göre. Bundan sonra eğer acaba dersem kendime cevabım “Screw It, lets do it” olacak!