Bir kişiyi ekrandan ne kadar çok tanıyabilirsek Cüneyt Özdemir’i de o kadar tanıyorum. Kendisine çok fazla önyargılı değilim. (Siyasi duruşunu çok beğenmememden dolayı hiç önyargım yok dersem yalan olur.) Bu hafta son kitabı “Eğlencesini Yitiren Ülke” adlı kitabını okudum.
Kitap aslında Yılmaz Özdil tadında yazılmış içine de biraz seyahatname tadında bilgiler eklenmiş. Benim için gerçek seyahat anıları yazıları açık ara Sevan Nişanyan’ın Arslanlı Yol kitabı seviyesinde olmalıdır. Hayatımda okurken bir insanın seyahat anılarından bu kadar çok etkilendiğimi nadiren hatırlıyorum.
Cüneyt Özdemir’in bu kitaptaki yazılarını ben biraz fazla elitist buldum. Tam olarak bir çizgisinin olmadığını, yurtdışı görmüş olmaktan mütevellit biraz farklı bakış açısına sahip olduğunu (özellikle yargı adalet ifade özgürlüğü ve şehir mimarisi üzerine olan yazıları) ancak yinede bu bakış açısıyla bile bence çok yüzeysel bir kitaba imza atmış.
Bence samimi olmasına samimi bir kitap ancak okuyucuya bir bilgi / birikim / fikir / duruş aktarmaktan uzak kendisinin yapmış olduğu seyahatlerdeki anıları ve geçmişinde londrada yaşadıklarını elitist bir yapıda anlatmış.
Medyanın baskı altında olduğunu kendiside kitabında defalarca kabul ediyor ancak ne olursa olsun bence bir duruş sergileyemeyecek herhangi bir yazarın kitap çıkarmaması gerektiğini düşünüyorum.