Bu kitabı babamın önerisi üzerine okumaya başladım ve kitap bittikten sonra söyleyebileceğim tek şey “Son zamanlarda okuduğum açık ara en başarılı ve enteresan” kitap olduğudur.
Kitap insan türünün ilk çıkışından bugünkü homo sapiens’e (zeki insan) kadar gelişimi ve sapiens’in tarih içerisindeki gelişimini anlatıyor.
Bir defa kitabın anlatımı çok net ve sade. Kronolojik sıralama mükemmel ve en çok hoşuma giden yanı kitap çok objektif ve büyük resmi anlatarak ilerlemiş.
Kitapta ilk bana enteresan gelen kısım, insan ırkının Neandertal’lerden Homo Erectus’a geçişinde yaşanan değişiklik oldu. İnsanların artık dik durması ile birlikte kadınların doğum yapabilmesi için gerekli şartların zorlaştığı bu sebeple de doğan insanların artık tam olarak büyümeden çıkması gerektiğini anlattığı kısım oldukça enteresan. Yani doğada, doğduktan en az 3-4 yıl sonra kendi başına hareket edebilir hale gelen neredeyse tek canlıyız. (Eğer aklımız olmasaydı bu tür yeni doğan bebekler ne olurdu acaba?)
İnsanlık tarihinin aslında bir düşünce devrimi tarihinden ibaret olduğu kısmı da oldukça enteresan olan bölümlerden. Din, Devlet, Para, İktidar, Sınıf, Irk vb. tüm kavramların aslında insanların zihninde oluşturdukları ve toplumların “kültür” adı verdikleri öğretiler ile bunları insanlara empoze ettiklerini çok net anlayabiliyorsunuz kitapta. Aslında insanlarında hayvan olduğunu düşündüğümüzde günümüzde ne kadar yapay ve ne kadar özünden uzak hareket ettiğini gözlemliyoruz.
Tarım devriminin aslında sanılanın aksine insanı köleleştirdiğini, insan avcı toplayıcı iken günde sadece 3-4 saat avlandığı ve onun dışındaki zamanda da ne yapmak istiyorsa onu yaptığını ancak tarım devrimi sonrasında ise artık bir işçi olduğunu anlıyoruz.
Kitapta altını çizdiğim bazı cümleler,
- Bu yapay içgüdüler ağına “kültür” denir.
- Bugün nehirlerin, aslanların ve ağaçların yaşamı hayali varlıklar olan Tanrılar, milletler ve şirketlerin insafına kalmış durumdadır.
- Önceden düşünülenin aksine, insanlığın enerji ve hammadde kullanımı geçtiğimiz yüzyıllarda artarken, bu kaynakları sömürme becerisi ve kapasitesi de artmıştır.
- Ticaret iki noktayı birleştirdiğinde, arz ve talep taşınabilir malların fiyatını eşitler.
- Yaşamımızın her anında ne kadar çok eşyanın olduğunu ancak yeni bir eve taşınırken fark ediyoruz.
- Bir maymunu, ölümden sonra gideceği maymun cennetindeki sınırsız muzla kandırarak elindeki muzu vermeye asla ikna edemezsiniz.
- Normalde hiçbir hayvan, ait olduğu türün tamamının çıkarına göre hareket etmez. (Dünyanın tüm çalışan arıları, birleşin!)
Paranın aslında kağıt ve boyadan ibaret olmadığının bizim aslında zihnimizde olduğunu, bunun bir güven unsuru olduğunu ve sanal bir şey olduğunu da yine kitap bize çok net anlatıyor.
Aslında kitap ile ilgili yazılabilecek yüzlerce şey var, ben bu kitabı tür ayırt etmeden kitap okumayı seven herkese öneriyorum. Bence yazar son senelerde yazılmış en başarılı kitaplardan bir tanesini yazmış.
One reply on “Hayvanlardan Tanrılara Sapiens – Yuval Noah Harari”
[…] önce Yuval Noah Harari’nin Sapiens kitabını yazmıştım. Yazarın objektif bakış açısı çok hoşuma gitmişti. Bir sonraki […]