Son dönemlerde mütevazi tavırları ve yapıcı reformları ile dikkatleri çeken José Mujica’nın biyografisini geçen hafta okudum.
José Mujica’nın hayat hikayesi oldukça enteresan, zamanında karşı çıktığı ve gerilla olarak mücadele ettiği devlet yapısını değiştirmek için yıllarca hapiste yatmış ve daha sonrasında da bu yapının başına geçmiş.
José Mujica, 1935 yılında Uruguay’da doğmuş ve 2010-2015 yılları arasında Uruguay devlet başkanlığı yapmıştır.
Gençliğinde Tupamaros (kısaca Tupa) hareketine katılarak devlete karşı bir yapı içerisinde silahlı mücadele ile gerillalık yapan Mujica, 15 yıl tek başına bir hücrede yaşayarak hayat mücadelesi verdikten (kitabın bir bölümünde burada kafayı yememek için günde 6 saatten fazla kitap okuğunu söylüyor.) sonra genel bir af ile hapisten dışarı çıktığını, daha sonrasında bir halk girişimi hareketi başlatarak devletin başına geçeceği dönemi başlattığı dönemi kitap gayet güzel özetliyor.
Kitapta, maaşının %90’ını bağışlayan, oldukça sıradışı bir karakter olan José Mujica ile ilgili oldukça enteresan anekdotlar ve fikirler içeriyor,
- Bir futbol maçı izlerken goller ve oyun hakkında yorum yapabilecek seviyede olabilir ama onu asıl ilgilendiren, tribünde olanlar ve bu sporun kitleleri nasıl harekete geçirdiğidir.
- Felsefesi, aynı zamanda geçmişin bir dersi olarak her gün aynı rutini tekrarlamamaktı.
- Çokça okumayı ve düşünmeyi tercih ediyorum. Ve okuduklarımdan alabileceğimin en fazlasını almaya, yorumlamaya çalışıyorum. Zamanım oldukça, kafamdakileri toparlamak için, yazdığım da oluyor. Yazmak, düşüncelerini netleştirmene yardımcı oluyor.
- Seviyeyi düşürdük. Uruguay ayakta durmak için hep geçmişine, geçmişten kalan yadigarlara başvurmak zorunda kalıyor. Bizi düşündürebilecek daha çok insana ihtiyaç var.
- Kapitalistle dünyanın yaratıcı enerjisidir.
José Mujica bence bu dönemde çok fazla görmediğimiz iki özelliğin birleşimini bünyesinde barındırıyor.
Bu özelliklerden bir tanesi düşünen ve fikir yürüten bir karaktere sahip olmak, ikincisi ise hareket geçme ve deneme kültürünü benimsemiş bir yapıda olmak. Bugünün dünyasında acaba yanlış yapar mıyım diye düşünen ve hareket edemeyen onca insana inat önemli bir görevde bu zihin yapısını belirlemiş olmak bence çok önemli.
İnsanlık tarihine damga vurmuş karakterlere baktığım zaman genelde bu insanların çok fazla kitap okuduğunu gözlemliyorum. Sanki kitaplar bu insanların düşünmelerinin itici gücü olarak onları farklılaştırıyor.
İnsanlık tarihinin aslında bir zihin devrimi tarihi olduğunu göz önüne alırsak bence José Mujica’dan öğrenilecek çok şey var. Bu sebeple bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.