Small Data (Martin Lindstrom)

İki hafta önce Martin Lindstrom’un’un yazmış olduğu Optimist yayınları tarafından yayınlanan Small Data adlı kitabı okudum.

Günümüz artık sürekli olarak Big-Data kavramını konuşuyor. Sürekli olarak artan veri ile birlikte bu verilerin anlamlandırılması ve rekabet yarışında bir adım öne geçmek için bu verilerin çok iyi bir şekilde kullanılması gerekiyor. Bu veri yığınlarına genelde big data deniyor.

Yazar kitabında Big Data ve Small Data diye kavramları ikiye ayırıyor. Saygın markaların mutlaka ama mutlaka Big Data kullanması gerektiğini savunuyor. Ancak hem saygın hem de sevimli bir marka olmak istiyorsanız sahip olmanız gereken veri türü big data üzerine bir de small data’dır. (Small Data püf noktalarının saklı olduğu verilere verilen isim) Daha kitabın başında yazar “Big Data sevgiyi arttırmaya yönelik öneri getirmekten acizdir.” gibi enteresan bir bakış açışı ile başlıyor.

Yazar önemli bir hastalık geçirmesi sonucu aylar boyunca bir hastane’de yatmak durumunda kalıyor. Kaldığı dönemin ilk 1-2 ayı bir yatakta sabit olarak durmasını gerektiren bir dönem oluyor. Bu dönem içerisinde sabit olması sebebiyle odadaki her detayı incelemeye başlıyor. Bardak neden orada, yatak odanın neresinde duruyor vb. binlerce soru sormaya başlıyor. Daha sonra başka bir odaya (başka bir hasta ile paylaştığı bir odaya) yerleştiği zaman bu sefer insanları gözlemlemeye başlıyor. Bir süre sonra fark ediyorki insanlar üzerindeki her detay aslında bir şeyi simgeliyor. Yapılan hareketlerde eğer iyi bir gözlem yapılırsa neredeyse önceden tahmin edilebilir hale geliyor.

Bu deneyim ile gözlem yeteneğinin gelişmiş olması detayları obsesif bir şekilde fark edebilmesini sağlıyor. Buradan yola çıkarak Martin daha sonraki hayatında markalara danışmanlık vermeye başlıyor. Kitap içerisinde markaların destek istediği zaman ne yaptığını ve hangi püf noktalarından yararlandığını anlatıyor. Bunu yapma metodu da oldukça ilginç “hayvanların nasıl yaşadığını öğrenmek istiyorsan, hayvanat bahçesine değil, ormana gidersin” diyerek gittiği ülkelerde insanları evlerinde ziyaret ediyor. İnsanların evlerinden püf noktaları bularak markalara bunu small data olarak öneriyor. Kişilerin odalarını, banyolarını, mutfaklarını vb. evin içerisindeki tüm noktaları en ince detayına kadar inceliyor.

Kitap aslında bence vermek istediği fikri ilk iki bölümde veriyor. Kitabın small data fikrini çok sevmiş olmama rağmen kitabın biraz fazla detay ile uzun yazıldığını düşünüyorum. Ancak yine de biraz sosyoloji biraz da detay sevenler için bence hızlıca bir göz gezdirilebilecek bir kitap.