“hayatımızdaki algoritmalar” buzdağı yayınları tarafından yayınlanmış Brian Christian ve Tom Griffiths tarafından 2016 senesinde yayınlanan kitabıdır. Kitap hayatımızda yapmış olduğumuz davranışları bilgisayar biliminde kullanılan algoritma ve metotlar ile açıklamaya çalışan bir inceleme kitabıdır. Kitabın enteresan olan yönü aslında yaptığımız her şeyin nasıl bir mantık ile yaptığımızı aslında bizlere anlatmaya çalışmasıdır.
Mesela buzdolabına aldığınız ürünleri yerleştirirken hangi mantık ile yerleştirirsiniz ve ya dolaptan bir malzeme alacağınız zaman hangi sıraya göre alım yaparsınız ? Burada dolaba ilk sıra ile yerleştirilmiş malzemeyi alıp kullanabilirsiniz FIFO (first-in first-out) veya en taze olan son yerleştirilmiş malzemeyi kullanarak LIFO (last-in first-out) yapabilirsiniz. Ya da kütüphanenizde bulunan kitapları nasıl bir dizilim ile yapardınız ? Kitapların hepsini raftan çıkartarak sıralı bir şekilde yerleştirebilir, sadece bir rafı kendi içerisinde yerleştirip sonra tüm rafları kendi aralarında yer değişimini yapabilir veya her seferinde iki kitap alıp yerleştirip tüm kombinasyonlar bitene kadar bu işlemi tekrar edebilirdiniz.
Kitapta hoşuma giden bir bölüm reponsiveness ve throughput kavramlarının açıklandığı bölüm oldu. Responsiveness Türkçe cevap verme olarak açıklanabilecek ve iş üretmeyen sadece cevap verilmesi gereken işleri tanımlayan bir kavramdır. Throughput kavramı ise Türkçe iş üretmek olarak açıklanabilir. Burada kavramların anlaşılması için ofiste telefonları cevaplayan kişinin yaptığı iş ile satış yapan kişinin yaptığı işi ayırmak amacı ile bu kavramlar kullanılabilir.
Kitapta trashing denenen yani çöpe atılan zaman ile ilgili de oldukça ilginç bir bölüm var. Bilgisayarlar işlemler arası geçiş yaparken belirli bir miktar gücü ve zamanı çöpe atarlar. Örnek olarak : Excel’i başlattığınızda arkada word çalışırken bilgisayarın bunu açması için görev değişikliği yapması gösterilebilir. Burada ne kadar çok görev değişikliği yapılırsa o kadar fazla trashing yani boşa zaman harcama işi yapılır. Bana bu kavram oldukça enteresan geldi çünkü iş dünyasında (hatta belki günümüzde her konuda) aslında multi-tasking denen ve aslında trashing yapmayı fazlası ile destekleyen bir düşünce biçimi bulunuyor. Kitapta “on altı saatlik iş günlerinin onun için sekiz saatlik iş günlerinden iki kattan daha fazla üretkenlik anlamına geldiğini söylemiştir” sözü aslında gün içerisinde sürekli yaptıkları işi değiştiren, işi bölünen kişilerin ne kadar çok zaman ve emek israf ettiklerini anlatan bir bölüm olmuştur.
Kitap ayrıca internet’in nasıl çalıştığına dair enteresan bir bölümde içerisinde barındırıyor. İnternet’in nasıl çalıştığını anlatmak için aslında dünya üzerinde bulunan posta sistemini örnek alabileceğimizi anlatan kitap, siz bilgisayarınızdan bir data talebi yaptığınızda aslında posta akışında olduğu gibi bir alıcı ve gönderen bilgisi içeren bir data paketini iletmiş oluyorsunuz. Posta servisi (internet sağlayıcı) bu paketin doğru yere ulaşmasını ve oradan gelen cevabında size doğru bir şekilde ulaşmasından sorumlu sağlayıcıdır. Sizin datanıza cevap geldiği zaman paketi alarak size geri gönderiyor ve bu şekilde iletişim sağlanmış oluyor. (Bence internet sistemini anlatmak için bundan daha kolay bir örnek bulmak zordur!)
Kitap açıkçası bilgisayar terimlerini bilmeyen ve algoritma mantığını giriş seviyesinde bilmeyen kişiler için biraz ağır olabilecek şekilde yazılmış bir inceleme kitabıdır, bu sebeple okunmasının biraz zor olması sebebiyle bu konulara ilgi duymayan kişilerin bence kitabın bir özetinin okunması yeterli olacaktır.