Geçen hafta Domingo tarafından yayınlanan Tali Sharot’un yazdığı “Başkalarının Aklı” kitabını okudum. Kitap diğer insanların, mevcut inançların ve başkalarını davranışlarının bizleri nasıl etkilediğini neden/sonuç ve deneyler ile bizlere aktaran bir araştırma kitabıdır.
Kitap başka insanların aklının nasıl çalıştığını (aslında kendi aklımızın nasıl çalıştığını) anlamak için onlarca örnek vermektedir. Kitabın ilk bölümünde bir mesaj ilettiğiniz zaman eğer ilettiğiniz mesaj kişinin aklındaki fikir ile örtüşüyorsa onun aklındaki fikri güçlendirdiğinizi ancak eğer mesaj kişinin fikrine zıt bir görüş içeriyorsa onun bu fikri dinlemediğini ve mesajınızı yok saydığını anlatarak başlıyor. Tabii ki durum böyle olunca diğer kişileri nasıl etkileyeceğimizi anlamanız için insan beyninin ve davranışlarının nasıl şekillendiğini ve şekillendirildiğini anlamamız gerekiyor.
Kitapta baskıya yenik düşmek adlı bir başka bölüm benim ilgimi çekti. Yazar bir tehdit durumunda önceden programlanmış bir fizyolojik reaksiyonun başladığını anlatıyor. Bu reaksiyonu adı “Stres”tir. İnsan yapısı stres anında -mesela bir vahşi hayvan tarafından kovalanmak gibi – hızlı bir reaksiyon serisi tetikler. Stres vücudu ele geçirdiği anda artık kişinin önceliği yiyecek bulmak değil hayatta kalmak olur. Bu sebeple stres vücudu ele geçirdiği anda, sindirim, üreme, bağışıklık gibi “önceliksiz” sistemler geçici olarak devre dışı kalarak hayatta kalmak için yapılması gereken sistemlere tüm enerji aktarılır. Bu yüzden aslında uzun süre stres altında yaşayan kişiler (kronik stres sahibi kişiler) vücutlarının alt sistemleri her zaman gerekenleri uzun süre yapmamakta olduğundan bir süre sonra fiziksel ve düşünsel sorunlar ile karşılaşmaya başlar!
Bir bölümde de yazar CEO DIWS (ihtiyatlılık skoru) ile şirket yıllık karlarının gösterildiği bir tablo paylaşmaktadır. Bu tabloda çeşitli DIWS değerlerine karşılık gelen yıllık karlar ile otomatik olarak bir korelasyon bulmaya çalıştım. Yazar tam olarak bu bölümde de “eğer sizde bu bölümde bu iki değer arasında bir doğrusal değer aradıysanız çoğunluk ile benzer bir hataya düştünüz.” demektedir. Çünkü aslında gerçekte DIWS yazarın uydurması bir değer! Yazar burada kişinin genelde bir korelasyon olmasa da konular için ürekli olarak belirli korelasyonlar bulmaya meyilli olduğunu ve aslında çoğu konuyu farklı ve daha fazla parametre ile değerlendirmemiz gerektiğini öneriyor. Ayrıca yine aynı bölümde yapılan bir deneyde iletilen ilk mesajın dokuz aracıdan sonra ne kadar farklı olarak ortaya çıktığını iletiyor. Burada aracıların pozitif veya negatif hallerinin ilettikleri mesajı nasıl etkilediğini gözlemleyebiliyoruz. (Büyük şirketlerde gelen mesajların farklı algılanmasının sebebi bu olabilir mi acaba!)
Kitaptan altını çizdiğim bazı cümleler,
- Buradan çıkaracağımız -belki biraz ironik- mesaj, kişilerin eylemlerini kontrol edebilmek için onlara kontrol duygusu vermeniz gerektiğidir.
- Kimilerinin başkalarını evlerinde misafirlikten hoşlanmama sebebi, kontrolün sınırlandırılmasıdır.
- İnsanlar sosyal etkiye karşı aşırı dayanıksızdır. Trendleri izler, başkalarını taklit ederiz ve bunları genellikle bilinçsiz gerçekleştiririz.
- Birinin bir konudaki görüşünü değiştirmek istiyorsak öncelikle onu zihnini dikkate almamız gerekiyor.
- Değişim yaratmak için tek geçer akçe, ortak motivasyonları keşfetmektedir.
Bu kitabı konuya ilgi duyan herkesin okumasını öneririm.