“Bunu Herkes Bilir” Kronik kitap tarafından yayınlanmış Emrah Safa Gürkan tarafından yazılmış, kendi açıklaması ile “Tarihteki yanlış sorulara doğru cevaplar” üzerine bir kitaptır.
Kitap içerisinde yeniçerilerden matbaaya, Viyana’yı alsaydık ne olurdu sorusundan karıştırılan tarihi şahsiyetlere kadar bir çok enteresan bölüm yer alıyor. Bunun yanında “Neden tüm kaşifler batıdan çıkar ?”, “Osmanlılar neden Amerika’ya gitmedi ?” gibi sorularda farklı bölümlerde karşımıza yazarın yorumları ile çıkıyor.
Bizler çok fazla fikirler ve dönemin toplumsal yapıları yerine genelde anekdotları veya kişileri tartışıyoruz. Türk tarihini genelde o dönemin kişileri üzerinden değerlendiriyoruz. O dönemin toplumsal yapısı ve düşünme sistemi genelde konuştuklarımız arasında yer almıyor. Aslında toplum ve tarih dünden bugüne fikir ve kültürün birikimlerinin birer yansımasıdır.
Kitap içerisinde benim için bir enteresan bir başka bölümde matbaanın bu coğrafyaya geç gelmiş olmasının incelendiği bölüm oldu. Bu coğrafyanın matbaa ile geç tanışmış olmasının bir gerçek olmasına karşı o zamanlarda da olduğu gibi bugün de okuma oranı çok düşüktü ve yeni bilgi edinmeye ilgide aynı şekilde çok düşük idi. Bu konuya ek bir bilgi olması amacıyla Türkiye yayıncılar birliği 2018 Türkiye Kitap Pazarı raporundaki bir açıklamalaya bakarsak “Bir yıllık bandrol verilerine göre toplam akademik kitap üretimi 4.461.008 adet. İki yüzden fazla üniversitemizle ve 4 milyona yakın öğrencimizle övünüyoruz ancak öğrenci başına 1 akademik kitap bile düşmüyor. Bu rakamlar, yasadışı fotokopinin bir sonucu. Akademik yayınlar toplamı ne yazık ki toplam kitap üretiminin %1,09’unu oluştururken 2017 yılı üretimine göre %6,19 oranında düşüş yaşadı.“. Raporun detaylarına linkten ulaşabilirsiniz.
Eğitim konusunda TÜİK’in 25 yaş üstü için yayınlamış olduğu istatistik enteresan veriler içeriyor, 2008 yılında Türkiye’de 25 yaş üstü nüfus içerisinde ilkokul mezunu %42, okur-yazar olmayan bölüm %11, bir öğrenim kurumundan mezun olmayan kişilerin oran %6 civarındadır. Bunun üzerine ayrıca şu anda bizim okullarımızda verilen eğitim ne kadar bilgiyi öğrenmeye yöneliktir ?
Kitaptan güzel bir gözlem : Bizim coğrafyamızda bilgi keşfedilecek değil edinilecek bir şeydir.
Kitapta beni en çok etkileyen yazarın fikir ve gözlemleri oldu. Salt tarih bilgisini vermek yerine, o dönemin kültür ve anlayışına bakarak çok daha geniş bir perspektiften yorumunu sunması tarih öğretmenin yanında olaylara zengin bir çerçeveden bakmayı sağlıyor.
Kitaptan altını çizdiğim bazı cümleler,
- İyi bir lisans öğrencisinin kitaplığıyla bile rekabet edemecek derece fakir kütüphanelerle nasıl öğrenci yetiştirileceği ve muasır medeniyetler seviyesine ulaşılacağı meçhuldür.
- Harvard üniversitesi’nin kütüphanesinde 19 milyon kitap mevcut.
- Zaten tarihte önemli olanın, icadın kendisi değil, bu icadın geliştirilmesini ve yaygınlaşmasını mümkün kılacak sosyo-ekonomik şartlar olduğundan…
- Cevabın kalitesi genelde sorunun kalitesiyle doğru orantılı olacağı için başlamadan uyaralım.
- Aynı günümüzde istenmeyen sanayi kollarının üçüncü dünya ülkesine atılması gibi, çevreye tahribatı büyük ve kalifiye iş gücüne ihtiyacı olmayan bu tip monokültürlerin (tek bir ürüne dayalı tarım) kolonilerde yapılması zaten idealdi.
- Ancak, İstanbul’un tepelerine nakşettiği selatin camilerinin görüntüsü bozulmasın diye evlerin yüksekliklerini itinayla denetleyen bir imparatorlukla, İstanbul’un silüetini gökdelenlerle bozan bir cumhuriyet arasındaki fark da gözden kaçırılacak gibi değil. Eğer muhafazakarlık adına geleneği ihya edeceksek, ayın çatlatmaktan, köprülere padişah ismi vermekten ve eski kavramları gelişigüzel kullanmaktan daha iyisini yapmak zorundayız.
Bence bu kitap bir tarih kitabından çok daha fazlası ve geçmişe farklı bir bakış açısı edinmeniz açısından bu kitabı okumanızı sizlere öneririm.
Kendisinin ayrıca Youtube üzerinde bir yayınıda bulunuyor. Olmaz Öyle Saçma Tarih