Kategoriler
Kitaplar

Kervan Yolda Düzülür (Mahir Çipil)

Optimist tarafından yayınlanan Mahir Çipil’in yazmış olduğu “Kervan Yolda Düzülür” kendi açıklamasıyla “Türk Tarzı İş Yönetimi”nin incelendiği bir kitaptır.

Kitap Türk tarzı iş yapma kültürünü hem güncel dünyadan pratik örnekler ile hem de kendi gözlemleri ile anlatmış. Ayrıca yurtdışında uzun vadeli planlamaya dair de güzel örnekler sunmuş. )Augsburg’da 1516 yılında yaptırılan ve bugün halen kullanılan sosyal konut projesi gibi) Türkiye için kitap içerisinde gazetelerden alınmış bir kaç örnek bulunuyor. Bunlardan bazıları: 26 yıldır bitmeyen Grand Prestige İstanbul Oteli, 600 milyon liraya mal olan Erzurum kayak tesisinin kullanılamaz hale gelmesi, 16 yıl süren Bolu Dağı Tünel Geçişi projesi, yapılmasından 25 yıl sonra yıkım kararı alınan Atakule alışveriş merkezidir.

Türk tarzı iş yönetimi genelde belirsizliğin olduğu ve hızlı harekete geçilmesini gerektiren durumlarda işe yararken, uzun vadeli planlama gerektiren konularda maalesef çok fazla başarılı değiliz.

Kitabın sonuna doğru Türkiye’de görev yapmış bazı üst düzey yöneticilerin Türk iş yapma tarzı hakkındaki görüşlerini bulabiliyorsunuz. Benim gözlemlemiş olduğum ortak özellikler, patron (lider) kültürü, duygusallık, planlamaya çok fazla önem vermeme, esnek çalışmaya uygun olma, pratik zekalı olma, geri bildirime çok fazla açık olmama oldu.

Farklı kültürler ile birlikte çalışmaya başladığım dönemde onların düşünme şeklinin ne kadar değişik olduğunu gözlemledim. Bir konu üzerinde uzun uzun planlama yaptıklarını, en ufak detayı bile saatlerce tartıştıklarına şahit oldum. Planlamaya ayrılan zaman bana ilk başlarda zaman kaybı geliyordu. Çünkü yolda çok fazla belirsizlik ile karşılaşacağımız için bana planlamaya bu kadar zaman ayırmak yapmak hatalı geliyordu. Ancak zaman geçtikçe planlama yapmanın önemini anlamaya başladım, proje başladığı andan itibaren harcanan kaynakları nasıl çok daha etkin yaptığını birebir yaşadım. Planlama yapmanın belirsizlik dışında, sırf yeteri kadar düşünülmediği için oluşan sorunlarıda çözdüğünü gözlemledim.

Bunun dışında bir de bazı yabancı kültürlerde olan “sorunu değil sistemi çöz yaklaşımı”nı benimsememiz oldukça önemli olan başka bir konu. Bizler genelde bir sorun çıktığı zaman hızlıca sorunu çözmeye emek harcarız. Avrupalılar ise, sorunu çözmeden önce bu sorun neden ortaya çıktı ve bir daha olmaması için ne yapabiliriz sorusunu sorarak konuya başlarlar. Bu sayede öncelikle daha sonra ortaya çıkabilecek sorunların önüne geçilmiş olur ve ondan sonra o anki durum çözüme ulaştırılır.

Bu konuda bir başka gözlemimde avrupalı çalışma kültüründe işe ayrılan zamanın, tam olarak o iş ile değerlendirildiğini, bizlerde ise işe ayrılan zamanın bir çok bölünme ve dikkat dağıtan konu ile bölünmesi şeklinde değerlendirildiğini gözlemledim. Bir toplantıya katıldığımızda arkada başka bir konu ile ilgilenmek, emailleri temizlemek veya cep telefonuna o an gelen mesaja yanıt vermek maalesef benim iş hayatında gözlemlediğim bizim çalışma şeklimize ait bazı davranışlardır.

Altını çizdiğim bazı cümleler,

  • İnsanları ve kurumları başarıya götüren düzenli ve tutarlı olarak yaptıklarıdır.
  • Geribildirim şampiyonların kahvaltısıdır.
  • Halbuki çok iyi geçinmek konfor alanı demektir ve konfor alanından başarı çıkmaz.
  • İş gücünü bu şekilde çalıştırarak herkesin her an meşgul olmasını sağlayabilirsiniz ama verimliliği arttıramazsınız.
  • Cem Boyner’in kart projelerindeki başarısı, fırsatları görüp yatırım yapması kadar, başarısız projelerde de ısrar etmemeye dayanıyor.

Proje yönetimine ilgi duyan kişilerin mutlaka okuması gereken bir kitap,

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s