1945 yılında George Orwell tarafından yazılmış olan, 2001 yılında Can Sanat Yayınları tarafından yayınlanmış “Hayvan Çiftliği” sosyalizm ve kapitalizm üzerine dolaylı olarak yazılmış bir sistem eleştirisi kitabıdır.
Kitap, sistem eleştirisini bir fabl şeklinde, farklı çiftlik hayvanlarının bulunduğu bir çiftlik ortamı ve orada insanlara karşı hayvanların ayaklanması üzerinden anlatmaktadır.
İnsanlara karşı olan çiftlik hayvanları, onların adil olmadığını, emeklerini sömürdüklerini düşündüklerinden insanları sevmemektedirler. Bir gün fırsatını buldukları anda insanlara karşı bir devrim gerçekleştirip, çiftliğin kontrolünü ele geçirirler.
Domuz liderliğinde gerçekleşen başlarda devrim iyi gibi gözükse de ilerleyen zamanlarda çiftlikte çeşitli sorunlar ortaya çıkmaya başlar.
İlk başlarda tüm kaynaklar hayvanlar arasında eşit dağıtılır, kötü muamele görmezler ve herkes kendisi için çalıştığını düşündüğünden işine daha sıkı sıkıya sarılır. Domuzlar liderliğinde yönetilen çiftlik bir süre sonra sorgulamayan, düşünmeyen çiftlik hayvanlarını sömürme yoluna giden yönetim yüzünden sıkıntılar yaşamaya başlar.
Geçmişte yaşananların unutulduğu, domuzların insanlar gibi davranmaya başladığı ve vadedilen iyi zamanların hiç gelmediği toplumda eskisinden beter bir hayat süren çiftlik hayvanları olan bitene bir anlam veremez.
Zamanının çok ötesinde ve belki ölümsüz olan bu eser kontrolsüz güç, eşitlik, eşitsizlik, emek, sömürü, tarih, hafıza gibi bir çok farklı kavrama güzel bir bakış açısı sunmaktadır.
Kitaptan altını çizdiğim bazı cümleler,
- Senin onsuz edemediğin kurdele, köleliğin simgesidir. Özgürlüğün kurdelelerden çok daha değerli olduğunu kafan almıyor mu ?
- Dünyaya geldikten sonra yaşamamıza yetecek kadar yiyecek verirler; ayakta kalanlarımızı canı çıkana kadar çalıştırırlar; işlerine yaramaz duruma geldiğimizde de korkunç bir acımasızlıkla boğazlarlar.
- Yiğitlik yeterli değildir, sadakat ve itaat daha önemlidir.
- Gerçi daha önce bu tür bir özverinin gerekebileceği konusunda uyarılmışlardı, ama doğrusu bir gün bunun gerçek olabileceğine pek inanmamışlardı.
- Oysa nedendir bilinmez, kimsenin düşüncesini açıklamaya cesaret edemediği, her yerde azın, yabanıl köpeklerin hırlayarak kol gezdiği, yoldaşlarının korkunç suçları itiraf ettirildikten sonra paramparça edilişini seyretmek zorunda kaldıkları bir toplum çıkmıştı ortaya. Ama aklından, ayaklanalım ya da baş kaldıralım gibisinden düşünceler geçmiyordu.
- Ama gene de, öyle günler oluyordu ki, daha az rakam dinleyip daha çok yemek yiyeceğimiz günleri ne zaman göreceğiz, diye düşünmeden edemiyorlardı.
- Bu dünyada açlık ve yokluk içinde yaşıyorlardı; başka bir yerlerde daha iyi bir dünyanın bulunmasından daha doğru, daha anlaşılır ne olabilirdi ?
- Bu arada çiftlik zenginleşmiş, ama her nedense hayvanların hayat koşulları değişmemişti; tabii domuzlarla köpekleri saymazsak.
Kitap bence her kütüphanede mutlaka bulunması gereken ve herkes tarafından okunması gereken bir başucu kitabıdır.