
“Boşuna mı Okuduk?” İletişim yayınları tarafından 2011 yılında yayınlanmış, Türkiye’de beyaz yakalı işsizliği üzerine yazılmış bir sosyolojik inceleme kitabıdır.
Kitabın ilk bölümleri akademik bir tarz ile yazılmış, beyaz yakalı işsizliğinin “durumunu” anlatan, yeni nesil işsizliğe bir bakış atmamızı sağlayan bir bölüm ile başlamaktadır.
Bir diplomanın artık yeterli olmadığı ömür boyu öğrenme kavramının artık zorunluluk haline gelmeye başladığının altını çizen yazarlar, ilerleyen bölümde işsiz insanların kullandıkları dil ve benlik algılarına değinirler. Daha sonrasında işsizliğin sebeplerini ve ailenin işsizlik durumundaki rolüne bir bakış açısı sunan kitap, son bölümde beyaz yakalıların iş bulma ve geçinme stratejilerine değinmektedir.
Kitap işsiz insanların psikolojilerine dair oldukça güzel ve birinci elden bilgiler içermektedir. Mesela “Artık git gide beyaz yakalı kişiler kendilerini seçkin ve vasıflı olarak görmemektedir. Diploma devalüasyonu adı verilen olgu ile birlikte beyaz yakalıların sahip olduğu vasıflar erozyona uğramıştır.” Görüşme yapılan çoğu işsiz, diplomanın artık herhangi bir yeterliliğinin işe yaramadığını düşünmektedir.
İş yerlerinde iş bulabilmek için çok çeşitli ayrımcılıklardan sıyrılarak işe girmeleri gereken kişilerin karşılaştıkları bazı ayrımcılıklar aşağıdaki gibidir,
“Cinsiyet ayrımcılığı, Dinsel inanca dayalı ayrımcılık, Etnik kimlik ayrımcılığı, Cinsel kimlik ve ayrımcılık, Engelliler ve ayrımcılık, Yaşa dayalı ayrımcılık, Algılar, Fazla vasıflı kalma, Torpil“
Ailenin hala işsizliğin sigortası olabildiği anlaşılan bu çalışmada işsizlik ve aile desteği konusunun göründüğü kadar kolay olmadığı, kendini işe yaramaz hisseden bireyin ailenin vermiş olduğu desteğin karşısındaki yönlendirmesi ile baş başa kalmasının başka sorunlara yol açtığı gözlemlenmektedir.
Kitaptan altını çizdiğim bazı cümleler,
- Bu seyrin kapitalizmi kendi içinde rahatsız edebilecek sonucu, ucuzlayan ve bollaşan üretimi satın alacak gelire sahip nüfusun da daralması olabilir. Ne var ki halihazırda global kapitalizm, dar bir tüketici nüfusuyla kendini döndürmeye ayarlı.
- “Toplumun içerisinde olsalar da ona ait olmayanlar”
- Ama her yarattığımız teknoloji aynı zamanda bizi işsizleştirir.
- İşsizlik yalnızca geçinememek değildir, insanın kendisini işe yaramaz hissetmesidir; işe yaramazlık hissinin insanı yaralamasıdır.
- Sonuç olarak, aileyi bir “cennet” olarak göreceksek bile, bu cennetin kendisini çevreleyen kalpsiz dünyanın bir parçası ve duvarlarının göründüğünden çok daha geçirgen olduğunu unutmamak gerekli.
- “Eşek kadar adam” olmak, genellikle yetişkin erkekler için değil, evin büyümüş çocukları için kullanılan bir tanımdır.
Kitap saha çalışmasındaki bulgular ile işsizliğe oldukça güzel bir bakış açısı sunmaktadır. Kitabın özellikle ilk bölümünü yazım dili olarak biraz akademik olduğunu ancak saha çalışması bulgularının üzerinde düşünmeye değer olduğunu düşünüyorum. Bu konu ile ilgilenenlerin dikkatini çekebilecek bir kitaptır.