Netflix’te popüler olan “The Queen’s Gambit” dizisini izledikten sonra eski günleri yad etmek adına biraz satranç oynamaya karar verdim.
Uzun zamandır satranç oynamamış birisi olarak ilk başlarda açılışlar ve bazı klasik hamleleri unutmuş olduğumu fark etsem de on beş, yirmi civarında oyun oynadıktan sonra açılmaya ve eski hamleleri hatırlamaya başladım.

Satranç oyunu otuz iki taş ile oynanan genelde oyuncu başına yarım saatten başlayıp iki veya üç saate kadar çıkabilen sürelerde oynanan, her hamle için tahtada olası senaryoların hesaplandığı, kişilerin sürekli olarak strateji geliştirdiği düşünmeye dayalı bir oyundur.
Satranç oyunu uzun sürelerde ve yavaş oynanmasına rağmen bu oyunun “Bullet” (Türkçe: Kurşun) adı verilen pek bilinmeyen enteresan bir türü vardır.
Normalde satranç düşünmeye dayalı olduğu için yavaş performansta oynanır. “Bullet” satranç oyununda ise iki oyuncunun oynamak için sadece birer veya üçer dakika süresi vardır. “Bullet” oyunu tamamen hıza dayalı ve düşünmek için çok fazla zamanın olmadığı bir satranç türüdür.
Peki neden bu şekilde bir satranç türü bulunuyor ?
Çok eskiden bir IRC sohbet odasında bununla ilgili birisi ile konuşurken bu soruyu sormuştum. “Neden düşünerek yavaş yavaş oynamak varken bu şekilde bir hızlı oyunu oynamaya ihtiyaç duyalım ?”
Karşımdakinin cevabı çok basit ancak enteresan olmuştu. “Bu tür oyun seni hızlı düşünmeye zorlar.”
Bir insanın bir dakikalık süre içerisinde ancak ezbere oynayabileceğini, hızlı düşünmenin bu sürede mümkün olmadığını düşünürdüm.
Diziyi izleyip tekrardan satranç oynamaya karar verdikten sonra “Bullet” türünde satranç oynamaya başladım. Hızından aldığım keyif bir yana, insanın düşüncelerini saniyeler içerisinde sonuçlandırıp harekete geçmesinden de ayrıca büyük bir keyif almaya başladım.
İlk başladığımda eski yavaş düşünme biçimimden çok fazla vazgeçemiyordum. Bir dakikalık süre sürekli olarak bana az geliyor, rakiplerimle doğru düzgün bir oyun oynayamadan oyun bitiveriyordu.
Otuzdan fazla denemeden sonra biraz hızlanmaya başladım. İlk başta sadece refleks ile oynanan oyunun aslında hızlı düşünme ile oynandığının farkına varmaya başladım.
Bu satranç türü “zaman” ve “karar verme süresi” kavramları açısından oldukça enteresan bir ders veriyor.
Hayatta her şeyin temelinde verilen kararlar yer almaktadır. Kişinin hayatında karar vermediği bir saniye bile bulunmamaktadır. Eylemsizlikten değişime, karşı çıkmaktan kabullenişe her saniye bir kararın yansımasıdır. Aynı şekilde zaman, hayatta olduğu gibi bu satranç türünde de sizi karar almaya zorlamaktadır.
Arada sadece ufak ama önemli bir fark bulunmaktadır.
Satranç oyununu oynarken oyunun süresini bilirsiniz, ne kadar sürenizin kaldığını bilebilir, alacağınız kararları ne kadar sürede almanız gerektiğini hesaplayabilirsiniz. Ancak hayatta bu şekilde kalan süreyi hesaplayan bir zaman ölçer bulunmamaktadır.
Bu sebeple insanlar karar verirken ne kadar sürede karar vermeleri gerektiğini sadece içgüdüleri ve kişisel tercihleri ile yapabilirler.
Bullet chess oyunu karar almak üzere çok fazla ders veriyor ancak bu derslerden birkaç tanesi aşağıdaki şekilde kategorileştirerek sizlere sunmak istiyorum,
Yavaş Karar – Bazı Yanlış Hamleler:
Bu en kötü senaryodur. Oyun süresi bir dakika olmasına rağmen bir hamle için ortalama 10-15 saniye düşünen birisi bir de bunun üzerine arada hatalı hamleler yapıyorsa kaybetmeye mahkumdur.
Yavaş Karar – Bazı Doğru Hamleler:
Bu en kötüden bir üstteki senaryodur. Doğru hamle yapıldığı halde nasıl kötü sonuç alınabilir derseniz sorunun yine zamandan kaynaklandığını sizlere söyleyebilirim. Ne kadar doğru hamle yapıyor olursanız olun bunu mantıklı bir zaman içerisinde yapmazsanız oyunu kaybedersiniz. Yavaş karar alıp arada doğru hamleleri bulan bir kişi oyunda avantajlı olsa bile oyunu kaybedecektir.
Hızlı Karar – Bazı Yanlış Hamleler:
Bu ideal olmayan ancak fena olmayan bir kombinasyondur. Şimdi bazı yanlış hamlelerin nasıl fena olmayan bir kombinasyon içerisinde yer aldığına bakalım.
Diyelim ki hızla hamleler yapmaya başladınız ve bunlardan 3-5 tanesi hatalı hamlelerdi. Yine de bunun farkına varıp hızlıca yön değiştirme şansına sahipsinizdir. Bu kombinasyonda hız size çok fazla farklı karar almanıza olanak sağlar ve bu sayede karşınızda biraz tereddüt eden birisi varsa onu yenmeniz içten bile değildir. Bu kombinasyon hızlı ve daha doğru kararlar alan karşı tarafta yetersiz kalacaktır.
Richard H. Tahaler “Akıllı İnsanların Mantıksız Kararları” kitabında “İstatistiksel olarak bir takımın her maçta 2-3 doğru karar vermesi iki senede bir ekstra maç kazanmalarına yol açar. Aynı şekilde insanların da her sene 2-3 doğru karar vermesi uzun vadede onlara çok daha fazlasını geri getirir.” demektedir. Yani aslında önemli olan oyunun tamamında her kararın doğru olması değil bazı kararların gerçekten isabetli olmasıdır.
Bugün FANG (Facebook – Amazon – Netflix – Google) firmaları sürekli olarak işlerini daha iyiye götürmek için A/B testleri yapmaktadır. Aslında bu firmaların sahip oldukları “davranış biçimi” bu kategoride değerlendirilen durumdur. A/B testlerinden başarılı çıkan sonuçlar bir sonraki kategoriye aktarılıp yeni denemelere yer açmak için sistemden ayrıştırılır.
Hızlı Karar – Bazı Doğru Hamleler:
Müthiş bir kombinasyon olup ciddi anlamda tecrübe, oyun deneyimi, bilgi, birikim, özgüven, psikolojik baskıyı kaldırabilme, büyük resmi hızlıca kavrama yeteneği gerektirir. Bu ulaşılabilecek son nokta olmakla beraber yukarıda saymış olduğum üç aşamanın en son aşamasına denk gelir.
NIKE markasının kurucusu Phil Knight, Ayakkabı Gurusu kitabında “Girişimcilik, her gün hızlı bir şekilde elli farklı problemi çözmektir. Büyük kararları hızlı bir şekilde vermeniz gerekir çünkü bir sonraki gün yine yeni bir elli problem kapınıza dayanmış olur.” demektir. Eğer vermiş olduğunuz kararlar hem hızlı hem de yerindeyse NIKE gibi bir marka kurmamanız için hiçbir sebep bulunmamaktadır.
Tabii ki satranç oyununda hayattan farklı olarak tüm tahtayı görebilme lüksünüz, taşların hareketlerini tahmin edebilme lüksünüz vardır. Hayatta sadece tahtanın gördüğünüz kadarı üzerinde bir oyun oynarsınız.
Bu sebeple kişilerin kendi deneyimlerini, görüşlerini geliştirmesi çok önemlidir. Okunan her kitap, tanışılan her yeni insan ve seyahat edilen her yeni yer, kişiye tahtayı genişletme fırsatı sunar. Zaman konusunda ise sahip olabileceğimiz en iyi fikir çok fazla vaktimizin olmadığını kabul etmektir.
Bu konu bence hayatta karar almak üzerine oldukça güzel bir ders veriyor, siz ne dersiniz ?